Haydi gelin, şöyle hayal edelim: Bir huzurevinde huzur dolu bir gün geçiriyorsunuz, bir anda yangın alarmı çalıyor ya da beklenmedik bir deprem meydana geliyor. Ne yaparsınız? İşte tam da bu yüzden, acil durum ve afet yönetimi huzurevleri için gerçekten hayatî bir konu.
Çünkü burada yaşayan kişiler gençliklerinde yaşadıkları afetleri bile belki unutmuştur; hızlı hareket etmeleri zordur ve özel ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla, bir plan olmadan bırakmak onları bir gemiyi pusulasız okyanusa bırakmak gibi tehlikeye atmak olur. İşte bu yüzden, huzurevlerinin sağlam bir kriz planı olması adeta bir can simidi gibidir.
Bazen şu terimler kafa karıştırıcı olabilir. Acil durum dediğimizde, birdenbire gelişen herhangi bir olaydan bahsediyoruz: yangın, elektrik kesintisi, gaz kaçağı, yangın gibi. Afet ise, deprem, sel, fırtına gibi daha geniş çaplı, genellikle önceden öngörülemeyen doğa olaylarını kapsıyor. Yani, her afet bir acil durumdur ama her acil durum bir afet olmayabilir!
Az önce söylediklerimizi biraz detaylandıralım. Huzurevlerinde özellikle aşağıdaki tehlikeler ön planda:
Bazen de toplu gıda zehirlenmeleri ya da salgın hastalıklar gibi iç kaynaklı krizler yaşanabiliyor. Her birinin ayrı bir yaklaşım ve hazırlık gerektirdiğini unutmamak lazım.
Bir huzurevi düşünün; pırıl pırıl bir bina, güler yüzlü personel… Ama bir eksik var: Kapsamlı bir kriz planı! İşte burada, bazı temel aşamalar devreye giriyor:
Bölgeniz hangi doğal afetlere açık? Binanızın yaşı, yangına veya sele karşı dayanıklılığı ne durumda? Hangi sakinler özel tıbbi yardıma ihtiyaç duyuyor? Bu sorulara yanıt bulmadan başlanmaz.
Kaç kişilik bir ekibiniz var? Acil durumlarda kullanılacak jeneratör, yangın söndürücü, ilk yardım setleri, sedyeler hazır mı?
Kim yangın alarmını çalacak? Kim yaşlıları toplama alanına götürecek? Kim acil durum çantalarını hazırlayacak? Sorumlulukları önceden belirlemek çok önemli.
Acil durumda itfaiye, ambulans ya da yakınlara nasıl ve kim ulaşacak? Alarm ve anons sistemleri çalışıyor mu?
Planlar bir kenarda tozlanmasın diye, yıl içinde en az bir-iki kere tatbikat yapmak ve eğitimlerle tüm personeli hazır tutmak gerekir.
İyi bir plan nelere sahip olmalı? Gelin, adım adım bakalım:
Binanın farklı köşelerine herkesin ulaşabileceği şekilde haritalar asılmalı, toplanma noktaları herkesçe bilinmeli. Asansörler yerine merdivenler tercih edilmeli. Yavaş yürüyen veya tekerlekli sandalye kullanan sakinler unutulmamalı.
Yangın söndürücüler, ilk yardım kutuları, acil çıkışlar herkesin görebileceği şekilde açıkça işaretlenmeli. Özellikle gece görevde olan personel bu ekipmanların yerini çok iyi bilmeli.
Kriz anında herkesin ilacını bulmak için karanlıkta el yordamıyla dolap karıştırmak olmaz! Sakinlerin düzenli kullandığı ilaçları, önemli evrakları, su, yiyecek gibi malzemeleri içeren acil durum çantaları kolayca erişilebilecek yerde tutulmalı.
Her huzurevinin sakin profili farklıdır. Kimi yürüyemeyebilir ya da bilişsel geriliği olabilir. Bu yüzden talimatlar herkesin anlayacağı şekilde basit, net ve uygulaması kolay olmalı.
Elektriklerin gitmesi ihtimaline karşı telsiz ya da farklı iletişim alternatifleri bulunmalı. Ayrıca, acil durumda ulaşılacak sağlık kuruluşları ve resmi makamların listesi güncel tutulmalı.
Cevap: Kesinlikle EVET! Afet anında ilk müdahale bazen saniyeler içinde yapılır. Daha önce tatbikatlarda yangın söndürücü kullanan, sedye açıp kapatan veya sakinlere nasıl yardımcı olacağını bilen personel, olası bir kriz anında çok daha soğukkanlı ve etkili davranır.
Ayrıca personel için sadece teknik bilgi değil, yaşlılarla kriz anında nasıl iletişim kuracaklarını anlatmak da çok faydalı olur. Panikleyen bir kişiye söylenecek tek bir doğru cümle bile hayat kurtarabilir!
Panik, bulaşıcıdır biliyor musunuz? Kriz anında huzurevi sakinlerine kısa, net ve sakin talimatlar vermek; elini tutup göz teması kurmak onları güvende hissettirir. Bağırarak bir şey anlatmak ya da aceleyle kapıdan kapıya koşmak yerine, yöntemli bir yaklaşım her zaman daha koruyucudur.
Gerçekten alarm çalınca kağıt üstündeki planlar çözüm olmaz. Tatbikatlar, herkesin işini pratikte görmesini sağlar. Üstelik beklenmedik aksaklıklar da böylece ortaya çıkar ve gerçek bir acil duruma hazırlık artar. En az yılda iki defa yangın, deprem ve tahliye tatbikatı yapmak, huzurevindeki herkesin bilinçlenmesini sağlar.
Afet atlattıktan sonra huzurevi sakinlerinin psikolojisi ciddi şekilde etkilenebilir. Korku, kaygı, yalnızlık duygusuyla baş etmek için psikolojik destek hizmetleri sunulmalı veya gerektiğinde uzmanlardan yardım alınmalı. Özellikle Bakım Evlerinde Duygusal ve Psikolojik Destek Hizmetleri adlı yazımız da bu alanda güzel bir rehber olabilir.
Türkiye’de huzurevleri belirli standartlara uymak zorundadır. Yangın ve deprem yönetmeliğine uygunluk, acil çıkışlar, alarm sistemleri ve personelin eğitim belgeleri resmi kurumlarca denetlenir. Eğer bu alanda daha fazla bilgi almak isterseniz, Gerçekler ve Yanlış Algılar yazımızı da gözden geçirebilirsiniz.
Telefonlarımıza istediğimiz restoranı çağırabiliyoruz, peki ya huzurevlerinde güvenlik uygulamaları? Dijital monitör sistemleri, uzaktan izlenebilen alarm panelleri ve akıllı iletişim cihazları sayesinde acil müdahaleler çok daha hızlı ve organize gerçekleşebiliyor.
Huzurevlerinde yaşayanların aileleri de kriz anlarında büyük endişe yaşayabiliyor. Olası bir acil durumda ailelere hızlı bilgi vermek, sürecin şeffaflığını artırıyor. Periodik olarak ailelerle toplantılar yapmak, onların da süreci anlamasını ve gönüllü destek olmalarını kolaylaştırıyor. Daha fazla detay için Huzurevi Ziyareti ve Sıklığı yazımıza göz atabilirsiniz.
Tüm yaşanan olaylar, yapılan tatbikatlar ve elde edilen tecrübeler bir dosyada arşivlenmeli. Böylece eksikler zamanla giderilir ve plan sürekli güncellenir. Geçmişte yaşanan bir sorunun tekrar etmemesi için, bu kayıtlar adeta bir "rehber kitapçık" işlevi görür.
Hiç kimse bir felaketin ne zaman geleceğini bilemez. Ancak iyi bir hazırlık, olası kayıpları en aza indirir, herkesin güven duygusunu ayakta tutar. Huzurevi sakinlerinin huzuru ve sağlığı, doğru adımlar ve eğitimli bir ekip sayesinde korunur. Siz de bir huzurevinde görevliyse veya yakınınız bu ortamdaysa, acil durum ve afet yönetim planlarını mutlaka sorun, takip edin ve geliştirilmesine destek olun!
1. Huzurevlerinde acil durum planları yasal olarak zorunlu mudur?
Evet, huzurevlerinde afet ve acil durum planı oluşturmak, yangın ve deprem yönetmeliklerine uygunluğu sağlamak kanunen zorunludur. Denetimler de periyodik olarak yapılır.
2. Acil durum çantasında ne olmalı?
İlk yardım seti, içme suyu, temel gıdalar, sakinlerin düzenli ilaçları, fener, yedek piller, önemli kimlik belgeleri ve iletişim listesi mutlaka yer almalıdır.
3. Huzurevi sakinleri tatbikatlarda aktif rol almalı mı?
Kesinlikle evet! Hem personel hem de sakinler için tatbikatlar gerçekçi ve eğitici olur; gerçek bir acil durumda nasıl hareket edeceklerini öğrenirler.
4. Huzurevlerinde hangi teknolojik güvenlik sistemleri kullanılabilir?
Duman ve yangın sensörleri, otomatik alarm panelleri, acil sesli anons sistemleri ve acil durum mesaj servisleri yaygın şekilde kullanılmaktadır.
5. Deprem gibi afetlerden sonra psikolojik destek nasıl sağlanır?
Gerekirse psikologlar çağrılır, grup veya bireysel destek görüşmeleri yapılır; personel de ilk müdahale için kısa süreli kriz yönetimi eğitimi alabilir.